
Kadıköy escort Dilek, Kadıköy’ün sokaklarına alışalı çok olmuştu. Kendi deyimiyle, “gecenin ritmine ayak uydurmak” kolay değildi ama artık gündüzden çok geceyi sevdiğini fark ediyordu. Gündüzleri sıradan bir kahvecide çalışıyor, akşam 8’den sonra ise Bağdat Caddesi’nden Moda’ya kadar uzanan karanlık sokaklarda farklı bir kimliğe bürünüyordu. Onu gören, sıradan bir müşteri ya da rastgele bir yabancı, Dilek’in hikâyesini asla tahmin edemezdi.
Eskiden Tekirdağ’da yaşıyordu. Annesinin ani ölümüyle birlikte hayatı sarsılmış, üniversite hayalleri yerine İstanbul’un acımasız gerçekliğiyle tanışmıştı. Önce bir arkadaşının önerisiyle Kadıköy’e geldi. Önceleri hostellerde kaldı, sonra Moda’da küçük bir bodrum katı buldu. Yaşamını sürdürmenin, hatta hayatta kalmanın tek yolu olarak geceleri çalışmayı gördü. Dilek’in bu yolu seçmesinde çaresizlik kadar hayatta kalma arzusu da etkiliydi.
Sessizlikte Yankılanan Hayatlar
Kadıköy escort Kadıköy’ün kalabalık sokakları sabaha karşı 3 gibi sessizliğe bürünürdü. İşte Dilek o saatleri en çok severdi. Yorgun ama huzurlu, belki de en gerçek haliyle yürürdü sokaklardan. Arada bir tanıdığı bir simitçiye rastlar, iki laf ederdi. Bazen genç bir müzisyenin sokakta mırıldandığı melodiye kulak verir, bazen de bir gece otobüsünün boş koltuklarına dalıp giderdi. Hayat kadınıydıı, evet, ama o kelimeye sıkışıp kalmayacak kadar da insandıı.
Bir gece Moda sahilinde yaşlı bir kadın yaklaştı yanına. “Üşüyorsun, belli. Gel bir çay içelim,” dedi. Hiç alışık olmadığı bu sıcaklığa şaşırdı. Kadın, zamanında aynı sokaklardan geçmiş biriymiş. “Bu şehir bizi yutar sanırsın ama bazen, bakarsın biri elini uzatır,” dediğinde Dilek’in gözleri doldu.
Sabah olduğunda Dilek, ilk kez gülümsedi. Bu şehirde belki hâlâ umut vardı.
Bir yanıt yazın